top of page

T A V S İ Y E L E R

Öncelikle amacım, tarihi yerler görmek, doğayı görmek falan değil. Fotoğraf sanatçısı falan da değilim. Zaten fotoğraflarım o kadar güzel değildir. İlk önceleri küçük otomatik makineyi , son iki seyahatimde iyi bir fotoğraf makinesini kullandım. Çektiğim fotoğraflar size bir sunum ama bana sadece bir tarihsel anı. Önceden planlama yapmam. Haritayı koyarım önüme, gitmediğim yerleri önce belirlerim, sonra çıkarım yola. Aklımda bir fikrim vardır ama doğa beni yönlendirir. Fikirsiz çıkarsanız, serseri mayın gibi, hiç bir yere varamazsınız; plan yok dediysek de, fikirsiz gidiş olmaz. Benim amacım " mistik gezginlik". Yani, kendi içime yapılan bir yolculuk bu aslında ama bir farkla : Doğada çalışmak zorundasınız. Tek tehlikesi, kötü hava şartları ve kurtlar, çakallar gibi vahşi hayvanlar. Buna dikkat etmelisiniz. Yoksa, ölüm aniden karşınıza çıkabilir.

 

Nereye gitmek ?

Öncelikle, tabii ki elinize bir harita almalısınız. Haritada gideceğiniz yollar ana yollar yerine, dağ yolları, ilçeden ilçeye -köyden köye geçiş yolları tercih edin. Size bilgi veren her insanın sözlerini kontrol edin ve iyi düşünün. Mümkünse bir başkasından teyit alın. Bazı insanlar sizi yanıltabilirler, önemsiz bir şeyi çok önemli gibi gösterebilirler. Aman ha dikkat edin. İpe-sapa gelmeyen yerlere gidip de kendinizi telef ettirmeyin. Bir keresinde "yeraltı mağarası" diye bana övdükleri yeri bir başkasından çobanların sürülerini koydukları "ağıl" olduğunu öğrendim ve oraya gitmekten vazgeçtim. Bir atasözü vardır: Delinin aklına uyan, kuyuya düşer. Kuyuya düşmek istemiyorsanız, aldığınız her bilgiyi bir başkasından sorun. Mümkünse muhtardan öğrenin.

Gideceğiniz yolu seçerken de mutlaka bir ilçeye bağlantılı olup olmadığına bakın. Akşam o ilçeye mutlaka giriş yapmalısınız. Hayatta kalmanız için gerekli bir durum. Günde en fazla yüz elli kilometre yol yaparsanız, hem her yeri yeterince görmüş olursunuz, hem de gördükleriniz aklınızda kalır. Zamanı boşa harcamayın, iyi ve planlı kullanın ki, zamanınız ve paranız boşa gitmesin, boşuna yorulmamış olun. Yorgunluk keyif almanızı engeller. Gücünüzü ona göre kullanın.

 

Nasıl bir araçla gitmek ?

Rahat gezmek istiyorsanız, en güzeli özel otomobil. ( Size rota özgürlüğünü kazandırır.) Ancak aracınızın bakımlı bir araç olmasına dikkat edin. En son bakımı ne zaman yaptırdığınıza bakın, üç aydan fazla bir zaman geçmişse, yeniden bakım yaptırın. Ve bakım sonrasında aracınızı en az bir hafta şehir içinde deneyin, kontrol edin. Bazen bakım hataları, bakım sonrasında ortaya çıkıyor. Aracınızın dağda arıza yapması, size kabus yaşatabilir.

Buna ilaveten gittiğiniz her ilçeden benzin-mazot  istasyonu bulamayabilirsiniz. Bu yüzden hangi ilçede iseniz oradan çıkmadan sabahleyin hemen deponuzu kontrol edin. Akaryakıt deponuz en azından dörtte üçü dolu olmalı. Neyle karşılaşacağınızı bilemezsiniz. Dağda aracınız arıza yaparsa, kaloriferle ısınmak için  motoru çalışır durumda tutmak için yakıtınız yeteri kadar hazır olmalı. 

Bir de arabanızın cam sileceklerini,  cam suyunu, motor suyunun antifriz durumunu, arabanın krikosunu, yedek lastiğini ve kış için zincirlerini açıp çıkarın, bakın, kontrol edin. Yanınızda bir de alet çantası olursa, daha da güzel olur. lastiği tek başınıza değiştirebilir, zinciri takıp çıkarabilir düzeyde olun. Bunlar her zaman her yerde size lazım olacak çok-çok önemli deneyimler: Unutmayın, tek başınıza yolculuk ediyorsunuz. İhmal etmeyin.

 

İletişim aracı ?

Yanınıza iki hat olan cep telefonu almanız iyi olur. Çünkü derin vadilerde, telefonlardan biri çekmeyince, diğeriyle iletişim şansınız olsun. Ama öyle yerlerden geçeceksiniz ki, bırakın telefonları, TRT radyosu bile çekmiyor. Ben bunu daha önceden seyahatlerimden bildiğimden bol bol müzik cd.si hazırlamıştım. On dört tane cd. Genellikle klasik müzik, new age ( sözsüz ) müzik, türkü ve şarkılardan oluşan ayrı ayrı cd.ler. Radyoyla uğraşacak zamanınız yok. Kanal arayacağım diye kaza yapabilirsiniz, uçurumlardan aşağı yıuvarlanabilirsiniz. Takın cd.yi, dinleyin. Zaten yola bakmaktan dolayı müzik ve açlık hep ikinci planda kalıyordu.

 

Malzemeler ( Giyim v.s ?)

Bir valiz içine de sadece günlük kıyafetler. Kıyafet denince, sizi soğuktan koruyacak kıyafetler ( ilkbahar veya sonbahar, her mevsimde yaylalar ve dağ zirveleri çok soğuk ve çok rüzgârlı olabiliyor, sağlığınıza dikkat edin) , iki ayakkabı, bir bot, fotoğraf makinesi alın. 

 

Gidiş zamanı ?

Gidiş zamanı, ne zaman neyi görmek istediğinize bağlıdır.  Bahar veya sonbahar. Karar size kalmış. ( Ben dört mevsimi en iyi yaşamak için sonbaharın en iyi ve en son ayı olan kasım ayını seçtim. Müthiş geçti her seferinde.)

Her defasında yılanların uyuduğu ekim ayının sonunu bekledim, ilaveten 0n-onbeş gün sonra  yola çıktım. Yine yapsam, yine kasım ayını seçerim. Ama aralık daha tehlikeli. Ani ve yoğun kar yağışı yüzünden, yolda kalabilir, donabilir ve ölebilirsiniz. Gideceğiniz  zaman size on beş günlük hava durumunu sunan web sitelerinden bilgi almayı ihmal etmeyin. Bu sizin için ayrıca çok önemli bir durum. Hava şartları sizin hayatta kalmanız demektir.

 

Konaklama ?

Bir kere ilçelerin hepsinde otel bulma olasılığı hem var, hem de yok !  Konaklama  gittiğiniz yere göre değişebilir.

Artık şansınıza. ( Yeni ilçe olmuş yerlerde, otel bulamayabilirsiniz.) Ben bir keresinde Belediye otelinde kaldım. Dışarısın eksi on derece ve içerde kaloriferler yanmıyor. Herkes iki-üç battaniye ile yatmıştı. Sabah otelin yanındaki çorbacıda çorba içerek kendime geldim. Gürül gürül yanan sobanın başında sıcak çorba sonrası, kemiklerimin ısındığını hala hatırlıyorum. Arabaya gittiğimde arabanın onbeş dakika çalıştıktan sonra yola çıkabildim. O denli soğuktu. Başka bir ilçede de İtfaiye nöbetçilerinin odasında kalmıştım. Zevkliydi, sohbet güzeldi. Zaten gezinin iki büyük kıymeti; biri doğanın, diğeri ise tanıştığınız insanların muhteşemliği ve güzelliği. Giderseniz, siz de yaşayarak anlayacaksınız. Darısı başınıza.

 

Günlük program ?

Sabahları erken, saat.07.00 gibi kalkın, kahvaltı hazırlık v.b. dahil saat.08.00 gibi otelden ayrılmış olun. Çünkü kasım aylarında akşam hava erken saat.17.00 gibi kararıyor. Saat:18.00'e kadar ilçe sınırlarına girin ve herhangi bir otele giriş yapın. ( Gündüz tehlikeli olan doğa, gece sizi av gibi görebilir ve bilmediğiniz daha çok tehlikeyle yüz yüze gelebilirsiniz. Zaten gece her yer karanlık olduğu için fazla yer göremezsiniz. Benim gibi eğer gecenin esrarengiz yüzünü yaşamak istemiyorsanız, erken dönün. Ben bir kaç defa, çok derin ve ıssız vadilerde, geceye kaldım. Hem iyiydi; heyecanlıydı, güzeldi; hem ürkütücüydü. ) 

 

Yiyecek,içecek ?

Yolda araç sürerken yiyeceğiniz şeyleri önceden veye her sabah yanınıza alın. Benim yiyecek stokum şöyleydi: Arabanın torpido gözüne aldığı kadar kremalı bisküvi,pötibör bisküvi,yulaflı bisküvi dolduruyordum. Bunlar benim gerektiğinde öğle yemeğim olabiliyordu. Bazen de yolda sahipsiz köpekler gördüğümde onlara veriyordum. Sürücünün sağ yanındaki koltuğa küçük torba içinde kabuksuz kuruyemiş, iki küçük dolu su şisesi, fotoğraf makinesı, bir iki meyve ( mandalina falan) koyuyordum. Bunlar sürüş sırasında yoldan gözümü ayırmadan kendime ikmal yapabilmemi sağlıyordu. Arka koltukta tam arkama  yağmurluk, mont koyuyordum. Hava yağmurlu ise, yağmurlukla, dağ yamaçlarında soğuka aise montumu giyiyordum. Onların yanında iki tane bir buçuk litrelik su ve bir torba dolusu meyve ( mevsiminde mandalina, elma v.b.) koyuyordum. Özellikle pazarı olan köylerde, pazardan bolca meyve alıyordum. hem ucuz ve hem de organik. Bu meyveleri yolda kiminle konuşursam ( çobanlar, jandarma erleri, köylüler, yolda çalışma yapamn işçiler, kamyon şoförleri v.b) onlara birer-ikişer ikram ediyordum. Bu beni inanılmaz mutlu ediyor. Hergün sabah yiyecek-içecek malzemelerimi kontrol edip, eksikleri tamamlayarak yola çıkıyordum. Suyunuzu dağlarda bolca akan çeşmelerden istediğiniz kadar doldurun. Hatta bagajınıza bir-iki tane beş litrelik su şisesi koyun. Önünüze çeşme geldiğinde, bütün sularınızı tazeleyin. Su dağlarda inanılmaz derecede bol ama çok soğuk. Su sıkıntısı çekmezsiniz, para da harcamanıza gerek kalmaz. Ne kadar içerseniz için, şişirmiyor, vücudunuzda kayboluyor sanki.

Günlük yemek öğünlerim : Sabahleyin kahvaltı ( genellikle otelde ), akşama kadar yukarıda açıkladığım bu abur-cubur şeylerle ve bol su içerek günü geçiriyordum. Akşam otele giriş yaptıktan sonra oturup güzel bir yemek yiyordum. Zamanımı mümkünse hiç mola vermeden daha çok yer görmek için kullanıyordum.

Sizde az mola verin, daha çok yer görmeye gayret edin. Mola verdiğinizde ise, uzun süre kalmayın. Yabani hayvanları rahatsız etmiş olursunuz. Onların da size saldırmalar için dikkatlerini çekmeyin.

Faydalı Bitkiler ?

Dağları gördüğünüzde şüphesiz bir sürü bitkiler de göreceksiniz. Aman ha, tanıdığınız bitkiler de olsa, onları yemeye kalkmayın. Bir keresinde yolun kenarında alabildiğinde böğürtlen gördüm.  Meraklandım. Ama etrafta bir sürü serçe olmasına rağmen, hiç biri böğürtlen yemiyordu. Yanıma üç-beş tane aldım, ilk köyde mola verip köylülere sordum. Meğerse, yabani böğürtlenmiş ve zehirliymiş. Kuşlar çok iyi biliyorlar, ama biz bilmiyoruz. Bu yüzden yolda gördüğünüz bitkileri tanısanız bile yemeyin. Zehirlenirseniz, kimsenin haberi olmaz, yolda sessiz-sedasız tek başına bir halde ölürsünüz. Boş yere ölüme davetiye çıkarmayın kendinizi.

Tehlikeler ?

Ülkemizde yılan cenneti sayılabilecek kadar yılan bolluğu var. Bundan başka diğer tehlikeler; kurtlar, sürü köpekleri, çakallar, sansarlar. Bunun için mümkünse, aracınızdan fazla uzaklaşmayın ve bir kapınız her an açık olsun. Sivas-Kangal cinsi dediğimiz  sürüleri korumak için vahşice yetiştirilmiş köpekler aniden önünüze çıkabilir. Bilmeden bir sürünün yanına gelmişseniz, karşınıza çıkmaları an meselesi. Bunları da aklınızdan çıkarmayın.

 

                                                  * * * 2021 Güncellemesi * * *

Artık hava değişimlerinden dolayı mevsimsel değişiklikler oluşmaya başladı. Seyahatlerinizi buna göre daha dikkatli planlayınız ve tedbirleri iyice  gözden geçiriniz. Unutmayın, doğa insana acımaz.

         

Özellikle uyarıyorum : ARACINIZDAN FAZLA UZAKLAŞAMAYIN ve bir kapınız her an açık olsun. Her an arabanıza kaçacak gibi tetikte olun.Aracınızdan çıktığınızda, etrafınızda yüz metre çapındaki dairelik bir alanı net görebilir vaziyette olun. Etraftaki bitki örtüsü ne renk ise, vahşi hayvanlar da o renge yakın bir renkte oluyorlar. Gri yoğunluktaki bir dağlık alanda, gri-siyah karışımı bir kurt'u son anda fark edebildim. Bir başka yerde ise, kahverengi - altın sarısı tarla kenarında bir koyu kahverengi kürklü kurt gördüm.

Devletimiz, domuz sürülerinin aşırı üremesini engellemek için özellikle kurt yetiştirip doğaya salmaktadır. Bu nedenle, bazı kurtlar sürüler halinde dolaşıyor. Bu sürüler insanlar için son derece büyük tehlikeli olabilir. Kurt, hiç bir hayvanda olmayan vahşice öldürme-katletme içgüdüsüne sahiptir. Bir sürüdeki tüm koyunlarının tamamını öldürmeden asla ve asla durmaz. Hepsini öldürdükten sonra, sadece bir tanesini parçalayıp yerler. Diğerleri doğaya leş olarak kalır. Bir yolculuğumda, yolda lastiği patlamış kamyonun lastiğini değiştiren şoföre aç kalmış kurt sürüsü saldırmış ve adamı parçalamışlar.

Bu yüzden, vahşi hayvanların üzerinize gelmesi halinde zamanında fark etmek ve aracınıza sığınmak için yeterli zamanınız olsun. Unutmayın, yalnız iseniz, kendinizi sadece siz alacağınız tedbirlerle koruyabilirsiniz.
Kış aylarında yiyecek bulamayan vahşi hayvanların hedefi olmayın. 

 

Şimdilik aklıma gelenler bu kadar. İleride eklemek istediklerim olursa buraya yazarım. Ama aklınızda başka sorular varsa, " İLETİŞİM " sayfasından bana mesaj atın, projenizi oturup birlikte konuşalım derim. Gideceğiniz bölgeye göre, size ek bilgiler vermem gerekebilir. Benimle görüşürseniz başka sorularınıza yanıt bulma şansınız olur ve bu sayede fikrinizi kolay projelendirmiş olursunuz.

Kolay gelsin.

 

( Bu makale 31.10.2021 tarihinde güncellenmiştir. )

bottom of page